Widgets

Nostaljinin efsane kralları ( Galeri )

type='html'>
AÇIKLAMAYA GEREK YOK GÖRÜNEN KÖY MİSALİ GEREK VAR MI KLAVUZA :) BUYRUN OKUYUN BAKIN ARKADAŞLAR...

Türkiye'ye internet geldiğinden beri pek çok yeni modanın, modası geçti. İşte unutulan efsaneler...

Ülkemizde internetin yaygınlaşmaya başladığı zamanlarda özellikle televizyon reklamlarıyla aklımıza kazınmıştı ixir. İlginç isimli paketleri ve Banu Alkan’lı reklamlarıyla da unutulmaz olmuştu. Fakat altyapısı pek de güçlü olmayan şirket sonunda Superonline himayesine girdi. Kar edememesinin sebebi olarak sistemdeki açıklar da gösterilebilir. Örneğin kısıtlı saatli alınan internet bağlantılarının,sorunsuz olarak oldukça uzun bir zaman kullanılabilmesi gibi.



Bir zamanlar çoğu insanın açılış sayfası olmayı başarabilmiş portal. Elif Dağdeviren’in kurduğu ve daha sonra Uzan ailesine devrettiği Netbul, daha sonraları popülaritesini kaybetti ve dağıldı. Yine de aklımıza kazınmayı başardı.



Belki daha öncelerinde bilgisayar dergileri vardı ve bu dergilerin çoğu da hala yoluna farklı ekiplerle devam ediyor, fakat oyun dergiciliğinin bu günlere gelmesinde en büyük pay Gameshow’undur. 95 yılında siyah-beyaz basılmaya başlanan dergi 2001 yılına kadar yayın hayatını sürdürdü, fakat mali zorlukların altından kalkmayı başaramayınca kapandı. Hala fanatiklerinin forumları aktif durumda.




Günümüzde artık DVD’lerin bile boyutu oldukça küçük. Bu yüzdendir ki USB diskler veya harici sabit-diskler genelde veri aktarımı için kullanılıyor. Fakat bundan sadece 15 sene kadar önce veri aktarımının bilgisayar kullanıcıları için en hızlı ve o zaman için yeterli sayılabilecek yolu floppy disketlerdi. En iyisi 1.44 MB veri alabilen disketler, o zamanlar köşebaşlarındaki bilgisayarcılarda oyun ya da programları bilgisayarımıza taşımak için depozitolu olarak kullanılıyordu.



Veri aktarımı için telefonun ses kanalını kullanan modemler, 90’lı yılların sonu ve 2000’lerin başına kadar internete bağlanmak için en iyi seçenekti. İnternete bağlanırken telefon hattınız üzerinden veri gittiği için ev telefonları meşgul çalar ve cep telefonu da olmadığı için evin dış dünyayla bağlantısı sadece internet olurdu. Bağlantı sırasındaki sesleri hala ezberimizde olan voiceband modemler, 3 KBps hızlarla o zaman için yeterli bir internet bağlantısı sağlıyordu. Tabii parası olana.



Günümüzdeki anakartların hepsinde entegre ses kartı bulunuyor. Fakat 2000’li yıllara kadar bilgisayardan mekanik sesler dışında çıkış almak lükstü. Zamanın ünlü ses kartı Creative Soundblaster ise en çok satılan ses kartıydı. Bilgisayarlardan müzik dinlemek ya da oyun seslerini düzgün duymak için en iyi seçenek olan Creative Soundblaster, iyi bir hoparlörle birleşince oldukça doyurucu oluyordu.



Şu an internetten GB’larca büyüklükte HD filmler indirip izleme lüksüne sahibiz. Fakat 90’ların başlarında istediğiniz zaman izleyebileceğiniz filmlerin en iyi kaynağı VHS kasetlerdi. “Kasetçi”lerden VHS kasetler kiralayıp evimizde de bir oynatıcımız varsa oldukça iyi çözünürlüklü olan VHS kasetlerden keyifle film izleyebiliyorduk.



20’li yaşlarının sonunda, 30’lu yaşlarının başında olan neredeyse her öğrencinin “Casio” marka kol saati olmuştur. 90’ların ortalarında hesap makineli ve uzaktan kumandalı saatler, bunların en popülerleriydi. Her ne kadar hesap makinesi özelliği küçük tuşlar nedeniyle çok rahat olmasa da uzaktan kumanda özelliği uyumlu televizyonlarda çok işe yarıyordu.



Facebook, hiç tartışmasız şimdiye kadarki en büyük sosyal internet aracımız. Arkadaşlarımızla daha önceki favorimiz MSN Messenger (Windows Live Messenger) yerine artık Facebook üzerinden görüşüyoruz. Fakat 90’larda internet üzerinden gerçek zamanlı iletişim ICQ ve mIRC üzerinden yapılıyordu. mIRC sisteminde özel ya da şifreli odalar yaratılırdı (#oda gibi). Bu odalarda insanlar ya ortak alanda ya da özel sohbette birbirleriyle görüşebilirdi.



90’lı yılların en popüler iletişim araçlarından biri de ICQ’ydu. Bir telefon numarası gibi, kayıt olurken aldığınız ICQ numarasını arkadaşlarınıza vererek size ulaşmalarını sağlayabiliyordunuz. Kişi arama motoru da bulunan ICQ, günümüzde kullandığımız Facebook’a en yakın servisti diyebiliriz.



Şimdilerde “Chrome vs Firefox vs Explorer” şeklinde yaptığımız tarayıcı karşılaştırmalarında, bir zamanlar Internet Explorer’ın tek ciddi rakibi Netscape Navigator’dı. Hatta Netscape Navigator o kadar başarılıydı ki, hisseleri borsaya sunulan dünyadaki ilk internet şirketi Netscape olmuştu. Zamanla, tarayıcılarını daha fazla geliştiremeyeceklerine kanaat getiren ekip, Mozilla Firefox’u destekleyeceklerini bildirerek yarıştan çekildiklerini açıkladılar.



90’lı yılların sonu ve 2000’li yılların başında, yani internetin iyice yaygınlaşmaya başladığı ve MP3’ün bir fenomen haline dönüştüğü yıllarda P2P paylaşımın (özellikle müzik paylaşımının) en kolay yolu iMesh’ti. P2P yazılımı sayesinde sevdiğimiz grupların parçalarını bilgisayarımızda istediğimiz zaman dinleme lüksüne kavuştuk. Günümüzde ise paylaşımın öncelikli adresleri Torrent ve Rapidshare tarzı siteler (kalbimizdesin Limewire).



90’lı yıllarda pek çok kişinin açılış sayfasıydı Yahoo, ülkemizde bile. Şimdi her ne kadar Amerika’da yine lider internet şirketlerinden birisi olsa da adı unutulmaya yüz tutuyor Yahoo’nun. Google ve Facebook gibi devler karşısında tutunamayan Yahoo sürekli bir düşüşte.



Yahoo’nun “internet sitesi kurma çılgınlığı” başlatan servisi Geocities, üye olan herkese www.geocities.com/siteadı şeklinde adres veriyordu. Hiç kod bilmeden web sitesi hazırlamanıza olanak veren araçlar sayesinde, herkes bir web sitesi sahibi olabiliyordu. Geocities, birkaç yıl önce servisine son verme kararı aldı.



Geocities ile hayatımıza giren bir diğer kavram da hit-counter yani ziyaret sayacıydı. Her ne kadar daha önceleri de çok basit kodlar ile hazırlanabiliyor olsa da, Geocities ile zirve yapan amatör internet sitelerinin hepsinde bir ziyaret sayacı bulunuyordu. Artık neredeyse hiçbir sitede bu tarz bir sayaç bulunmuyor, ya da sayfada gösterilmiyor.



İnternet dünyasında kimsenin yerinin garanti olmadığının en güzel ispati Altavista. 90’lı yıllarda arama motoru deyince kimsenin aklına Google gelmiyordu. İlk adres Altavista’ydı. Arama sonuçları da çok başarılı olmayan servis, kendini geliştiremeyince Google karşısında diz çöktü.



Halen dünyada en çok kullanılan e-posta servislerinden biri olmasına rağmen, Hotmail artık tahtını Gmail’e devrediyor. Yeni bir e-posta adresi açmak isteyenlerin daha önceleri ilk tercihi olan Hotmail, artık adı bile anılmayan bir web sitesi haline geldi. Facebook’un da e-posta işine girmesiyle birlikte Hotmail tarihe karışabilir.



Windows’un üzerine kurulduğu MS-DOS işletim sistemi 90’ların sonuna kadar yaşamını sürdürmüştü. Özellikle Windows üzerinde uyumsuzluk yüzünden çalıştıramadığımız oyunları DOS üzerinden rahatlıkla oynayabiliyorduk. Aynı şekilde Windows’un silmemize izin vermediği bazı dosyaları DOS üzerinden silerek Windows’umuzu çalışmaz hale getirebiliyorduk.



Çok disketli oyunlar ya da uygulamaların sıkıştırma formatı genelde ARJ olurdu. Şimdi WinRAR ile her türlü uzantıyı istediğimiz gibi sıkıştırıp açabilmemize rağmen, 90’lı yıllarda dosya sıkıştırmanın en mantıklı seçimi ARJ olurdu. Komut ile sıkıştırılıp komut ile açılan ARJ “disket oyunu” denince aklımıza ilk gelen kavramlardan.



CIH ya da daha bilinen ismiyle Çernobil virüsü, ülkemizde de en çok korkulan internet virüslerinden bir tanesiydi. Çernobil virüsü olarak bilinmesinin sebebi de sadece Çernobil nükleer santralindeki felaketin yaşandığı günde yani 26 Nisan’da aktif olmasıydı. Günümüzde “virüs” kavramı tamamen değişmiş durumda.



2000’li yılların başında ülkemizde de Flash animasyonlar oldukça popülerdi. Şimdilerde “Kocakafalar” adı altında TV programları yapan Berk Tokay’ın “Flashberk” olarak bilindiği yıllarda yaptığı animasyonlar bir fenomen haline gelmişti. Özellikle Noel Dayı’yı günümüzde bile izlemeyen kişi sayısı çok azdır. Aynı şekilde Poke İmam’da Pokemon’ların ülkemizde popüler olduğu yıllarda çok ünlüydü.



Şimdi 20’li yaşlarının sonlarında olanlar, Muhtemelen Lise hayatlarını Half-Life oynarak geçirdiler. Half-Life’ın popülerliği yetmediği gibi, farklı bir oyun modu sunan Counter-Strike’da Half-Life’ı yüceltmeye devam etti. Oyun yapısı olarak şimdiki FPS oyunlarının neredeyse hepsinden iyi olan Half-Life, günümüz grafik motorlarına yenik düştü. Half-Life 2 her ne kadar iyi bir oyun olsa da fenomeni devam ettiremedi.



Futbol oyunları arasında ele avuca gelir ilk oyun Sensible Soccer’dı. 1992 yılında piyasaya çıkan oyun Amiga’cıların bir numaralı oyunu oldu kısa sürede. Sahayı üstten gösteren kamerasıyla, geniş futbolcu veritabanıyla Sensible Soccer zamanın ötesinde bir oyundu. 1998, 2006 ve 2008 yıllarında tekrar piyasada tutunmayı denediyse de, oyuna ilgi gösterenlerin hepsi 1992 yılındaki efsane ilk oyunun hatrına devam oyunlarını oynadılar.



Televizyon üzerinden oynanan bir bilgisayar oyununun bu kadar ünlü olabileceği aklımıza gelmezdi. Tolga Abi’nin sunumuyla ekranlarımıza konuk olan Hugo 4 ile sola 6 ile sağa giden, 2 ile zıplayan bir kahramandı. Hala evlerinde çevirmeli telefonlarla oynamaya çalışan katılımcılar ise kahkahalarla gülmemize sebep oluyordu. Bu katılımcılardan bir tanesinin de Tolga Abi’ye sinirlenip ağır küfürler etmesi hala zamanın efsanelerindendir.



Nintendo 3DS, Playstation Portable gibi çok gelişmiş el-oyun konsollarından önce hayatımızda Tetris vardı. Bilgisayarlarımızdaki tetris çılgınlığının sebebi ise Super Tetris. Arka plan resimlerini artık ezberlediğimiz oyun, zamanında çok heyecanlı ve zevkliydi. Şimdi ise aynı zevki kimsenin alacağını düşünmüyorum.



Günümüzde Knight Online, Metin 2 ve World of Warcraft gibi MMORPG oyunları piyasada yokken Ultima Online çılgınlık seviyesinde oynanıyordu. Zamanında adeta "Counter-strike etkisi" yapan Ultima Online, piyasaya çıktığı günden 15 sene sonra bile zevkle oynanmaya devam ediyor.


ALDIGIM ORJİNAL KAYNAK TEKNOKULİSDİR KENDİLERİNE ÇOK TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM HELAL OLSUN.

0 yorum:

Yorum Gönder

Blog Archive

Blogger tarafından desteklenmektedir.